Almanya İzlenimleri – 2004

Şubat 2004’te Frankfurt kentine yaptığım ticari seyahat sırasında avrupadaki son durumu inceleme fırsatım oldu. Karşılaştığım herkesle mümkün olduğu kadar son gelismeleri sormaya çalıştım.

Frankfurt Messe Fuarı her sene yapılan ve dünyanın dört yanından işadamlarının biraraya geldiği çok önemli bir fuardır. Hediyelik eşya ve kırtasiye ağırlıklı ürünler sergilenir bu fuarda.

İlk kez 1991 yılında gezdiğim bu fuarı, 12 senedir ziyaret etmekteyim. 1991 yılından bugüne çok şeyler değişti. Bundan 3 sene öncesine kadar parmakla sayılan Türk firma sayısı, son fuarda 50’ye ulaşmış durumda, bu da bizleri oldukça gururlandıran bir nokta tabii ki. Bu fuardaki katılımcılarımızın sayısının artması, ülkemizdeki ticaretin geliştiğinin kanıtı aynı zamanda.

Bizde katılımcı sayısı arttıkça, özellikle italyan firmalardaki katılım oranı büyük bir düşüş yaşıyor. Fuarın müdavimi olan bazı firmalar bu sene katılmadılar mesela. Bahaneleri oldukça açık, bu fuarda bize uygun müşteri yok… Gerçek sebebi ben söyleyeyim, ekonomik krizdeler ve bu fuarda satabilecekleri ürün yok artık, fiyatları oldukça yüksek ve o malları alabilecek müşteri sayısı oldukça az artık dünyada.

Türkiye gelişiyor, avrupa gerilerken! Bunu lütfen özellikle kaydedin bir kenara. Türkiye’de mükemmel bir enerji var, bütün dünyaya açılıyoruz, hem de sağlam adımlarla! İmalathaneler yeniden hayata geçiyor, firmalar yeni pazarlara kolaylıkla girer oldu, eskiden kapılarında önümüzü iliklediğimiz avrupalılar, inanmayacaksınız belki ama, kapımızda cirit atıyorlar. Kendimizi küçük görmeyi bırakmanın zamanı geldi ve çoktan geçiyor bile. Bu avrupa krizle boğuşurken bizim Avrupa Birliği kapısını aşındırmamızın hiçbir açıklaması olamaz.

Türkiye coştu bir kere! Kendinize güvenin artık ve bırakın bu avrupa hayranlığını… İnanın avrupalılar şu anda sizden daha mutlu değiller…

Gelişen Türkiye, avrupa için bir kurtuluş umudu ama 18.ci yüzyıl Osmanlı imparatorluğunun sıkıntılarını yaşayan bugünün avrupası bize kurtuluş nasıl olabilir acaba???????

Saygılarımla

6.02.2004

Turizm Bakanlığı’na Önemli Hatırlatma

Son yıllarda turizmin ülkemizi için ne kadar önemli oldupunu EN SONUNDA kavrayan Turizm Bakanlığı, reklam kampanyalarına girerek, ülkemizin yurtdışında tanınabilmesi için elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Reklam kampanyalarına diyecek bir sözüm yok ve hatta övünerek izledim yurtdışında bile ülkemi tanıtan jenerikleri.Bu tanıtım reklamlarını :
http://www.kulturturizm.gov.tr/portal/turizm_tr.asp?belgeno=44719
adresinden indirebilir ve seyredebilirisiniz.

Benim dikkatimi çeken şu TURKEY logosu oldu. Mükemmel bir logo bu. Değişik alfabelerde yazılmış versiyonları da çok ilgi çekici olmuş. Japondacan Rusça’ya kadar birçok dilde TÜRKİYE yazısı logoya uygun bir şekilde eklenmiş. Sorum şu; NEDEN ARAPÇA YOK?

Dünyada en çok konuşulan dillerden biri olan Arapçayı neden unuttu birileri? yoksa politik mi? amaç nedir?

Bu hatanın acil düzelmesi gerekiyor çünkü TÜRKİYE yazısı en ucubik dillerde bile yazılmışken bir Arapça versiyonunun olmaması ayıptır bence..

Yetkililere saygıyla duyurulur.

18.01.2004

Uyuşturucu Satıcılarına Ölüm Cezası

Nasılsa bir insanı öldürmek çok ağır bir suçsa, bir insana uyuşturucu satarak, hayatını mahvetmek te aynı suçu teşkil etmektedir.

Birini öldürürsünüz, ölür ve biter, ama uyuşturucuya alıştırırsanız, yaşadığı her an bir ölüm haline gelir, bu tamamen işkenceyle öldürmek demektir.

Devletimizin uyuşturucu ile ilgili kanunları elden geçirilmeli ve idam cezası işte bu satıcılar için yeniden konulmalıdır. Zavallı insanları yavaş yavaş öldürerek ölüden para kazanan bu kertenkelelerin insanlar arasında yaşaması bile tehlikelidir.

11.01.2004

Uyuşturucuya Hayır!!

Son günlerde, uyuşturucu bağımlısı gençlerle alakalı haberler baş köşeleri süslüyor. Birbiri ardına kaybedilen gencecik bedenler içimizi sızlatıyor.

Yaşadığımız yüzyıl, insanların sadece bedenlerinin değil, beyinlerinin de uyuşturulduğu bir asır olarak tarihe geçecektir. Bir dönem Hasan Sabbah adındaki sapık tarikatın, uyuşturucu verdiği insanları nasıl istediği yerlerde kullandığını tarih kitaplarımız yazıyorsa, bir müddet sonra da yaşadığımız bu yüzyıl için yazılacaklar fazla bir farklılık göstermeyecek gibi.

Gençlik adı üstünde delikanlılık çağıdır. DELİ KANLI! Yani kanı delice akan insan.. Bunu nereye sürüklerseniz oraya gelebilecektir. Saldır derseniz saldırır, öldür derseniz öldürür. Üniversiteye gidenlerimiz bilir, okula ilk gittiğiniz gün karşınıza birçok örgüt masa kurmuş beklemektedirler. Bunların çoğunun amacı sizleri iyi birer insan olarak yetiştirmekten çok nasıl sizi kullanacaklarıdır.

Uyşturucu denilen illet de maalesef delikanlı gençlerimize sunulan en tehlikeli zehirdir. Hayatının baharındaki bu gençler, kişiliklerini oluşturmanın yüküyle ezilirken, küçük sorunlar onlar için dağlar gibi gelirken, verilen ufak bir uyuşturucu ile birkaç saatlik uçma zevkini, tüm hayatlarını kaybederek ödeyebilmektedirler.

İslam dininde ilginç bir emir vardır, ÇOĞU HARAM OLAN ŞEYİN AZI DA HARAMDIR. Diğer bir emir de HARAMLARA YAKLAŞMAYIN! der… Uyuşturucu neden haram diye sormaya gerek yok, faydalı olduğunu söyleyenin aklına şaşmak gerek zaten. Hastalar için kullanılan narkozlar hariç tabii ki.

Gençler! Arkadaşlarınızın veya size dost görünenlerin uzattığı uyuşturucuyu lütfen almayınç onurlu birer insan olmayı seçin, hayır demek bu noktada en büyük güçtür. Hayatımın değişik dönemlerinde bana da teklif edilen bu uyuşturucu tuzağını hiç denemek gibi bir saflığa düşmedim, binlerce insanın öldüğü, hayatlarını zehir ettiği, ideallerinin bittiği bir yolda bir kez daha denemenin alemi yok derim. Orada bir uçurum var ve denemiş olanlar ya ölüyor, ya da sakat kalıyor yaşasa bile, halen benim o uçurumdan sağlam çıkarım belki dememin anlamsızlığı ortadadır.

UYUŞTURUCUYA HAYIR! Gelin kendinize güzel bir hayat bağışlayın…..

11.01.2004

Atatürk Diyor Ki: Avrupa Birliği’ne Hayır!!!!

GENÇLİĞE HİTABE

Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.

Ulu Önder ne kadar ileri görüşlü bir lidermiş ki bir daha okuyunca Gençliğe hitabesi’ni anlıyoruz, fakr ve delalet içinde olduğumuzu…..

AVRUPA BİRLİĞİ’ni bugün yaşasa ATATÜRK de asla kabul etmezdi. Atatürkçü geçinenler uyanın!!!!! Boş beleş muhabbetlerle Atatürkçü olunmuyor beyler!

BEN AVRUPA BİRLİĞİ’NE GİRMEK İSTEMİYORUM!!!!! İS-TE-Mİ-YO-RUM!!!!!!

2.01.2004

Noel Baba Neden Kırmızı Giyer?

Bugüne kadar hiç kırmızı kıyafetle dolaşan bir adam görmedik, Noel baba’dan başka. Peki bu Noel Baba neden kırmızı renk kıyafetle çıkıyor karşımıza hep?

Olayı uzatmayalım. 18.ci yüzyıldan itibaren bazı eserlerde Santa Claus, sakallı bir tonton ihtiyar olarak resmedilmiştir.

1930’lu yıllarda da satışlarında düşüş yaşayan Coca Cola firması Noel Baba figürüne kendi renklerini yansıtan kırmızı kıyafet giydirerek, elinde coca cola şişesiyle başlattığı reklam kampanyasıyla satışlarında epey artış sağladı. Bunun yanında da Noel Baba artık kırmızı kıyafetiyle anılır olmaya başlandı.

Bugün bile kullanılan kırmızılı figür reklam kampanyasının devamı sayılabilir.Hristiyan dünyası da bugün bilinçsizce Noel Baba’ya kırmızı kıyafet giydirip, palyaço kırmızısı kıyafetleri içerisinde bu saygın kişiliğe verdiği zararın farkında mıdır acaba?

Hadi hristiyanları bırakalım bir kenara ya biz müslümanlar neden evlerimizde bu reklam kampanyasını çocuklarımıza sevdirme gayretine gireriz acaba? Bu galiba verilmesi en zor cevap olsa gerek.

Saygılarımla

30.12.2003

Evrensel Yardımlaşma Derneği

Evrensel Yardımlaşma Derneği, henüz çok yeni olmasına rağmen güzel projeleriyle karşımıza çıkıyor. Gönüllü arkadaşların desteğiyle paketlenen erzak paketleri, gene gönüllü arkadaşların tesbit ettiği ve ihtiyaç sahibi olduğu yerinde tesbit edilen ailelere dağıtılıyor.

Ailelerin öncelikli ihtiyacı olan yiyecek ihtiyacına destek veren dernek, ayrıca kıyafet, okul yardımı, sağlık desteği gibi konularda da ailelere yardımda bulunmaya çalışıyor.

Maddi sıkıntıların aşılması halinde hizmet verilen aile sayısı daha da artacak olan bu derneği en azından internet sitesini ziyaret ederek destekleyebilirisiniz. http://www.e-yardim.org

26.12.2003

Terör Vahşeti!!

15 Kasım 2003 tarihinde, 2 sinagogu hedef alan terör saldırısı 20 den fazla suçsuz insanın ölümüne ve de yüzlerce yaralıya sebep oldu.

Yapılan saldırı güya yahudi cemaatine ama ölenler güya bu bombalamayı yaptığı düşünülen müslümanlar. Bombalama bir ramazan ayında gerçekleşiyor. Olayların olduğu dönemde zaten ABD-İsrail ikilisinden Irak Savaşı sonrası biraz uzaklaşan Türkiye var. Bu uzaklaşma aslında müslüman! terör örgütlerinin işine gelecek bir durum değil midir?

Hal böyle iken, maalesef bu saldırı ülkemizde gerçekleşerek, aslında terör hedefi ülkelerden birisi olduğumuzu da bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

Terörist grupların hepsi, evet hepsinin arkasında birer devlet vardır. Terör örgütünde alınan kararları zaten destekleyen devlet alır. Ölen insanların değeri yoktur. Amaç önemlidir ve o amaç uğruna dünya yıkılsa önemli değildir o insan bozmaları için.

15 kasım saldırısı ölen ve yaralananlar, yahudi veya müslüman olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıdır. Yapılan saldırı kesinlikle Türkiye Cumhuriyetini hedef almakta ve kesinlikle dış kaynaklıdır. Türkiye’deki son güzel gelişmeler tabii ki birilerinin işine gelmemektedir ve istikrar ortamını bozmak için ellerinden gelen herşeyi bugüne kadar deneyen bu mihraklar, bundan sonra da denemeye devam edeceklerdir.

Uyanık olma zamanı….. Dostumuzu düşmanımızı iyi analiz edelim… Tek sevindirici haber musevi vatandaşlarımızın da bizler gibi düşünüyor olması… Umarım tüm dünya bu olayın faillerini bulmamıza yardımcı olur… Kimbilir işin içinden en dost dediğimiz bir ülke çıkmasın!!

16.11.2003

Thy Yönetimine:

Ülkemiz seven biri olarak, kendi havayolumuz olan Türk Hava Yolları ile uçmaktan mutluluk duyuyorum.

Uçtuğum hatlarda başka havayolu yerine mümkünse hep THY ile uçmayı denerim. THY ile uçmak bana gurur veriyor….

Lakin bir sorun var, birkaç tane hatta…bunları yazmadan geçemeyeceğim.

– THY uçuşlarında dünyanın en alakasız içecekleri bulunurken, neden COLA TURKA bulunmuyor? Cola Turka fanatiği değilim ama milletin Smirnoff’undan daha çok bize ait olduğu kesin…. Hatta kusuruma bakmayın ama neden THY uçuşlarında ayran ve şalgam gibi turistlerin de ilgisini çekebilecek içeceklere yer verilmez?

– Yemek servisi sırasında, bana verilen şeker dikkatimi çekti, yanımdaki arkadaşınkini de alıp denedim, sonuç çok ilginç geldi… Şeker sanki paketlenirken koklatılmıştı sadece… hiç konulmasa bence daha mantıklıydı.. Birileri ya THY’yi, ya da hepimizi kazıklıyor…… Dünyanın her köşesinde şeker gördüm ama bizimkisi kadar tutumlu şekerini göremedim.. Acaba fiyatları da aynı oranda ucuz mu?

– Uzun hatta uçuyorduk, adını vermek istemiyorum çünkü insanlar oradan ekmek yiyorlar. Ama arkadaşım, birbirinize olan sorunlarınızı yolculara servis yaparken mi tartışırsınız? Ben sizin birbirinizle olan geçimsizliğinizi bilmek ya da öğrenmek zorunda mıyım? Kim bu arkadaşları eğitiyorsa bir daha gözden geçirsin eğitim sistemini…. Böyle hizmet olmaz!!!

Bugün 15 Ekim 2003… Bu yazının sadece arşivde bir komik yazı olarak anılmasını isterim… Yıllar sonra okunduğunda da değişen birşey olmayacaksa sadece yazık olmuş derim….

Saygılarımla….

15.10.2003

Çekirdek Yemek Yasaklansın!!

Çekirdek yemek biz Türk insanına ait bir alışkanlık, o kadar ülke gezdim daha hiç bir tanesinde çıt çıt çekirdek yiyen bir millete rastlamadım.

Çekirdek yemeye aslında karşı değilim hatta ben de zevkle yerim bazen maç seyrederken o stresle…. Ama bir nokta var ki beni çıldırtıyor açıkcası çekirdek kültürümüzle alakalı….. BİZ ÇEKİRDEK YEMEYİ MAALESEF BİLMİYORUZ…. İnanmıyorsanız sokaklarımıza bir bakın… Her köşede çekirdek kabukları görebilirsiniz… Bu ülkemizle bağdaşan bir parça gibi.. Parka gidersiniz, çekirdek kabukları, stadyuma gidersiniz aynı, köşe bucak çekirdek kabukları…..

Temiz bir millet olduğumuzu iddia ediyoruz…maalesef değiliz… Kendi komşumdan örnek vereceğim, dün bir torba çekirdek kabuğunu sokağa dökmüşlerdi pencereden….. Yemek güzel ama bu sokağa kabukları tmak nasıl bir kültürdür? Siz karar verin…

Denebilir ki, insanları ikaz edelim…. Hiç bir işe yaramaz… Üstelik yediğiniz dayak ta size kar kalır. Hastane odanızda çaresiz çekirdek yersiniz vakit geçirebilmek için…..

Çözüm, kökten çözüm… İnsanlar çkirdeği nasıl yemesi gerektiğini öğrenincey kadr yasaklamak gerekiyor. Singapur’da sakız çiğnemek yasak biliyorsunuz. Nedeni çok basit, ülkemizi temiz tutalım!

Yaşadığımız yer hepimizin..Başka Türkiye yok! Neden bu kadar vurdumduymaz ve umursamazlık yapan bir milletiz?

Gelin çekirdek yemeği yasaklamayalım ama nasıl yiyeceğimizi ve kabuklarını nasıl toplayıp çöpe atacağımızı öğrenelim… Gerekirse televizyonlarda bu tip bir kampanya başlatalım..

31.07.2003