Haberler

  Dünyanın birçok köşesine ve ülkesine gitme şansım oldu, Türkiye’deki televizyon rezaleti gibi hiçbir ülkede rezalet görmedim desem yalan olmaz!

Dünya standartlarında haberler, normalde öncelikle ülke gündemi, ardından dünya haberleriyle devam eder, ardından spor haberleri ve hava durumu ile biter. Bizde ise, en gereksiz haberler, en detaylı noktalarına kadar gösterilerek insanların midelerini bulandırma noktasına getirilir.

Ülkeler, güçlü olduklarını haberlerle halklarına lanse ederken, ülkemizde haberler acizliğimizi, devletin çaresizliğini ve bu ülkede yaşanmaz dercesine haberleri ana haber programında sunarlar. Bunların amacı zaten milli birlik değil, direkt bölücülük yapmaktır.

Çin’de haberler devletin ciddi kontrolu altındadır. Ülkede olan olaylar asla halka duyurulmaz. Mesela Tibet olayları Çin halkının bilgisi dahilinde değildir, onlar ülkelerindeki sadece olumlu gelişmeleri duyar ve görürler ve devletlerine güvenleri sonsuzdur. Orada da sorunlar vardır ama bizdeki gibi zoom yapılarak halkın gözünün içine sokulmaz bu şekilde.

Hatırlarsanız Milli Futbol takımımız İsviçre ile yaptığı maç sonrasında olaylar çıkmıştı ve basınımız olayları en ince ayrıntısına kadar ve defalarca zoomlayarak dünyaya göstermişlerdi ve o maç sonrası milli takımımıza büyük cezalar gelmişti. Oysa İsviçre’de yapılan maçtaki iğrençlikleri biz hiç görememiştik (vatanseverlik bu oluyor işte!)

Haber özgürlüğü denilen noktayı kabul edebiliriz ama haber özgürlüğü demek ülke bütünlüğüne zarar vermek değildir bunu da ayırtetmek gerekmekte. Bu kendini bilmez basına kim dur diyecek? Devlet kendi çıkarlarına direkt bu kadar zarar veren basına nasıl bu kadar müsamahakar olabilir? Ortada milli birlik, beraberlik, huzurumuza karşı yapılan saldırı varken ve bu kadar aleni saldırıyı hepimiz görüyorken, yöneticilerimizin neden sessiz kaldığı da ayrı bir soru maddesi olmaktadır.

Haberlerin büyük kısmını oluşturan ne idüğü belirsiz sanatçı bozuntularının, gece kuşlarının ve kim kimin koynunda haberlerinin ne kadar mide bulandırdığını artık kabul etmeyeniniz var mı?

Ana Haber bültenlerinde,millet olarak, Ersoylardan, Sayanlardan, Avşarlardan başka haberleri duymaya oysa ne çok ihtiyacımız var…..Öyle değil mi?

25.03.2008

Eğitim Mafyası

  Son yıllarda eğitim sektörü ÖZELLEŞTİ iyiden iyiye.. Her köşede özel okullar türedi. Senelik maliyetleri 7000-20000 YTL arası değişen bu okullar, iyice deforme edilen devlet okullarına alternatif olarak sunulmaya başlandı. Çocuklarına iyi eğitim vermek isteyen her anne-baba da bu okulları tercih etmeye başladı. Ortada dönen rakamlar devlet bütçesine yakın. Sadece eğitim sektöründe oynanan oyunlar sayesinde yeni bir ticari sektör oluştu ülkemizde… ÖZEL OKULLAR!

Özel okulların da eğitime çok katkısı olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Senede binlerce YTL ödenen bu okulları bitiren öğrenciler ingilizce bile konuşamaz durumdalar. Eskiden devlet okullarında ücretsiz okuyan çocuklar şimdikilerden çok daha iyi eğitim alıyorlardı. Herşey para üzerine kurulmamıştı çünkü…

Öğretmenler yetersiz görüp çocukları şimdi özel derslere de daha fazla yükleniyorlar. E verilen özel okul parası bu yeterliliği neden veremiyor? Kim bunları kontrol edecek? Siz mi? Ben mi? Devlet nerede? Bu çocuklar için alınan binlerce YTL paranın karşılığında değecek eğitim verilemiyorsa neden bu özel okullar devam ediyor açılmaya?

Ben 80’li yıllarda Elazığ Anadolu Lisesi’nde okudum. Devlet okuluydu. İngilizce ve almanca öğrendik o okulda. Şimdi özel okullarda binlerce YTL ile okuyan çocuklar maalesef ingilizce bile dertlerini anlatamayacak durumdalar, geçtim almancayı! Kendi oğlumda bile bu sıkıntıyı yaşamaktayım. Senelerce özel okullarda okutup iyi eğitim alabilmesine gayret ederken, çocuğun yetersiz kaldığını görerek şimdi de dershaneye gönderiyorum, yakında da sanırım özel öğretmen tutup ingilizce ve matematik dersleri aldıracağım. Okula verdiğim paralar ne oluyorsa?

Eğitim sistemimiz çökmüş durumda. Her sene değişen bir eğitim sisteminde sağlıklı olmasını beklemek imkansız olurdu zaten. Eskiden en azından not korkusu, sınıfta kalma korkusu vardı öğrencilerde. Bunları da yokettiler. Eğitimsiz bir nesil halen ısrarla istenen bizden. Bir ülkede sağlıklı eğitim olmazsa nasıl gelişebilir? Geleceğinizi teslim edeceğiniz çocuklara eğitimin en iyisini vermeniz gerekmez mi? Bu eğitimi devlet olarak siz mi yaparsınız, yoksa cemaatlerin, partilerin, misyonerlerin ellerine mi teslim edersiniz?

Bölücülükle bu memleketi birarada tutmamız sizce mümkün müdür? Özel okulların hepsinin milli birlik ve beraberliğimize destek verdiğine kesin emin olabilir misiniz peki? Paralı eğitimin, ticarete dökülmüş bir eğitim sisteminin manevi duyguları olan gençler yetiştirmesini hangi akılla bekleyeceksiniz peki?

Bizim nesil haydi şanslıydı, öğretmenlerimizin ne zor şartlarda bizleri yetiştirmeye çalıştığına şahit oluyorduk. Şimdiki nesil ise parasıyla değil mi kardeşim mantığıyla öğretmenine saygıdan yoksun yetişmekte. Ne acı!

Özelleştirmeye devam edin bakalım herşeyi…. Benden size tavsiye… polis teşkilatımızı da özelleştirin…. Her sokağın kendi özel polisi olsun.. bakın ne güzel fikir değil mi?

Yetmezse askeriyemizi de özelleştirelim.. Her şehrin kendi askeri olsun. Parasıyla değil mi kardeşim?

9.02.2008

Çin Borsası

 2007 yılı boyunca Çin’de borsa olayında yaşanan bir patlama her yerde kendini gösteriyor. Tanıdığım arkadaşlarımın neredeyse hepsi borsaya bir şekilde bulaşmış durumdalar. Bulaşmakta da haklılar aslında. Bir sene içinde %400 civarı kazananlar olunca herkes ben de şansımı deneyeyim diyerek borsaya başlamış.

Ev hanımları, işi yoğun olmayanlar ve işsizler için borsa bir çeşit umut kapısı şimdilerde. Cep telefonlarından bile borsayı canlı takip etme şansı var. Her yerde stok market hakkındaki bilgileri görebileceğiniz bilgisayarlar mevcut. Borsa kanalları açılmış televizyon kanalları arasına…

Borsanın bir müddet daha kazandıracağına şüphem yok fakat pek kısa zamanda tüm parasını borsadan kaybeden şimdinin zenginleri, ilerinin fakirlerini pek yakında görebileceğimden adım gibi eminim.

Borsada tiyo almadığınız sürece kazanma şansınız çok olmayacaktır ve başkasının sizin paranıza değer kazandırmasını ümit etmek kadar boş bir hayal tanımıyorum şahsım adına. Varsa paranız canlı yatırımlara girin derim.

Çinli arkadaşlarıma, Türkiye’de senelerdir borsadan kaybedenleri anlatmaya çalışıyorum ama %400 kazandırmış bir borsanın yırtıcı dişlerini nasıl gösterebilirsiniz ki şimdi bu arkadaşlara? Ancak kaybettiklerinde dediklerimin anlamına ulaşacaklar ama çok geç olacak.

Kasım başında %5 bir düşüş yaşayan borsa Çin’de binlerce insanın zarar etmesini sağladı.

Düşünsenize birbuçuk milyar insanın borsa oynadığını..Ortada dönen rakamlar aklın sınırlarını zorlayacak rakamlar cidden… Bakalım yakında neler görecek ve duyacağız ÇİN BORSASI ile alakalı…

9.12.2007

Ata’mızı Saygıyla Anıyoruz

Altmış dokuz yıl geçti aradan, alışamadık
Mustafa Kemal öldü diyemiyor dilimiz
Ağıt yazmaya isyan ediyor biteviye
Her On Kasım sabahında titreyen elimiz

Mavi gökyüzünde her an mavi gözlerin
Üstümüze nazar kılan,görüp kollayan
Kulaklarımızda çınlıyor ölümsüz sözlerin
Öğreniyoruz Atam, seni öğreniyoruz her an.

Sımsıcak bir sevgi yüreğimizde adın
Yokluğun inandırıcı değil
Her soluğumuzda sen varsın
İmanın, azmin, gücün, inadın
Bizi de sarsın ne olur Atam, bizi de sarsın

Samsun’da, Sivas’ta, Erzurum’da
Baş eğdirdin dağa taşa
Ankara’da doğan güneş
Seni yalnız duymayan yürek, bakmayan göz görmez
Sen ölmedin Mustafa Kemal’im hayır
Mustafa Kemal’ler ölmez.

10.11.2007

Rize’de İnanılmaz Olay!

 İnanılmaz olan ne? Haberi aşağıda okumadan önce kısa bir yazım olacak size….

– Vatanını sevmek inanılmaz bir şey midir?

– Düşmanınızın size hediye vermesini kabul etmemeniz inanılmaz birşey midir?

– Hiçbirşeyi karşılıksız vermeyen Avrupa Birliği, sizce neden para desteği vermektedir tüm yurdumuza?

– Bu paraları kabul etmemek vatansever değil midir aslında?

Şimdi yazıyla başbaşa bırakıyorum sizleri

Rize’de inanılmaz olay!
05 Ekim 2007 Cuma
Rize’nin İkizdere ilçesinde Aziz Nesin hikayelerini aratmayacak inanılmaz bir olay yaşandı.
Reklam
Rize’nin İkizdere ilçesi Şimşirli köyünde AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılmak istenen ve ön elemeden geçen 350 bin avro tutarındaki kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi projesi, köylülerin, ”AB bize niye bedava para versin. Bunun altında bir şey var” düşüncesi nedeniyle hayata geçirilemedi.

İkizdere Kaymakamı Emre Çınar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaymakamlık olarak AB hibe fonlarından yararlanılarak ilçenin Şimşirli köyüne kanalizasyon şebekesi ve arıtma tesisi yapmayı düşündüklerini, bu amaçla bir proje hazırlayıp ilgili makamlara sunduklarını belirtti.

Hazırladıkları projenin ön elemeden geçtiğini ifade eden Çınar, ”İlçeden hazırlanıp verilen 10 projeden sadece bu proje ön elemeden geçmişti. 350 bin avro tutarındaki proje ile Şimşirli köyüne sağlıklı bir kanalizasyon şebekesi ve
arıtma tesisi yapılacaktı. 350 bin avronun yüzde 90’ı AB fonlarından hibe olarak karşılanacak, geri kalan kısmını ise biz karşılayacaktık” dedi.

Projenin ön elemeden geçmesinden sonra ikinci aşama için hazırlık yapmaya başladıklarını ifade eden Kaymakam Çınar, şunları söyledi:

”Bu kapsamda arıtma tesisinin köyde yapılacağı yerle ilgili araştırma yapmaya başladık. 367 nüfusu olan köy için 367 metrekarelik arazi gerekiyordu.

Bunun yapılacağı yeri tespit ettik. Ancak bu sırada köyün 3 mahallesinden birinin sakinleri, ‘Biz AB parasını istemiyoruz’ gibi gerekçelerle projeye karşı çıktılar. Bunun üzerine biz de projeyi diğer iki mahallede yapmaya karar verdik.

Ancak bu sefer de arıtma tesisini yapmayı düşündüğümüz arazinin sahiplerinden biri, arazisini vermek istemedi. Bütün ikna girişimlerimize rağmen bir sonuç alamadık. Bölge engebeli arazi yapısına sahip olduğu için tesisi her yerde kurmak mümkün değil. Bu nedenle yapmayı düşündüğümüz projeden vazgeçmek zorunda kaldık.”

Çınar, vazgeçilen proje ile köyün önemli bir fırsatı kaçırdığını vurgulayarak, ”Böyle bir fırsat her zaman yakalanmaz. Şimşirli köyü oldukça güzel bir proje kazanacaktı. Ancak maalesef gereksiz nedenlerden dolayı
gerçekleşemedi” diye konuştu.

MUHTAR: YAZIK OLDU

Şimşirli köyü Muhtarı Necmi Şimşek ise köylerinde yapılması düşünülen ka

Kanalizasyon şebekesi ve arıtma projesi konusunda köylüler arasında görüş birliği sağlanamadığını söyledi.
Yıllardır köylerine kanalizasyon şebekesi kurulmasını beklediklerini ifade eden Şimşek, ”İl özel idaresinin imkanları ile acil ihtiyacımız olan pis su arıtma tesisini yaptıramadık. Yıllardır beklediğimiz tesis, kaymakamlık
öncülüğünde hazırlanan proje ile gerçekleşecek, böylece çevreye hiçbir zararı olmayan bir tesis kurulacaktı” dedi.
AB hibe fonlarından yararlanılarak yapılacak projenin ön elemeden geçmesinden sonra köyde tesisin yapılacağı bir yer arandığını kaydeden Şimşek, şunları kaydetti:

”Biz köyde tesis için yer ararken köylülerin arasında işe siyaset karıştıranlar, bu işi kendi siyasi emellerine alet edenler oldu. Böyle olunca da köyde birliği sağlayamadık. Köylüler, ‘AB bize niye bedava, hibe para veriyor, AB
para vermesin, bunun altında Avrupa emperyalizmi yatıyor, il özel idaresi bu tesisi yapsın’ şeklinde görüşler ortaya çıkmaya başladı. Bu nedenle de proje hayata geçirilemedi. Proje ile köyümüz modern bir köy olacaktı, yazık oldu.”

7.10.2007

Nargile Terörü

Son dönemlerde nargile kafelere giden arkadaşlarımdan duyduğum şikayetlere bir anlam veremiyordum..Taa ki kendim aynı problemi yaşayıncaya değin….
7 arkadaş nargile keyfi yapalım dedik. Tophane’ye gittik. Daha ilk vardığımızda otopark paraso 8 YTL alındı. 2 saatlik bir park için bu paranın alınması ilginçti.
Moralimizi bozmayalım deyip, adı çok ünlü bir nargile kafeye girdik. Masalarda hazır kuruyemişler konulmuştu. Bunlar şirketin ikramı diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.. Özellikle hiçbir açıklama yapılmayan bu kuruyemişler siz ikaz etmediğiniz anda hesabınıza 5’er YTL olarak ekleniyor. Anında bu 3 çeşit hesabınıza 15 YTL yansıtılmış anlamına geliyor. Haksız kazanç örneği tam anlamıyla bu…..
Neyse çaylar ve nargilelerimizi içiyoruz. O arada yanımızda fotoğraf çekmeyi seven bir arkadaşımız, marpuçların ve rengarenk tütün kutularının fotoğrafını çekmek için hareket ediyor, oooooooppppssssss….kimden izin aldınız siz!!!!! Diye ani bir çıkışma arkadaşa… İnsanları çekmiyorum sadece şu renkli köşeyi çekmek istemiştim diye korka korka cevap veren arkadaşa, sanki kanunsuz bir şey yapmışçasına: çekemezsiniz Ali Bey’den izin almadan! E peki Ali Bey’e gidelim diye destek veriyorum fotoğraf çekmek isteyen arkadaşıma.
– Ali Bey, birkaç fotoğraf çekebilir mi arkadaşımız insanları almadan!
-Olmaz!
-Neden ama? Anormal bir şey istemedik ki sizden…
-Uzatmayın kardeşim….
Oturuyoruz yerimize, arkadaş ciddi üzülüyor bu durumdan… Neyse uzatmayalım gene diyoruz. Geldiğimizden beri bir olumsuzluk zinciri devam ediyor ya hayırlısı diyoruz….
Hesabı alalım diyoruz sonra… 5 nargile ve 20 çaya ödediğimiz hesap 177 YTL!!!!! Bu kadarına da cidden yuhhh diyoruz artık.. Bu kadar kaba saba yaklaşılan bir yere bu kadar yüksek ücret alınmasına NARGİLE TERÖRÜ adını vermek zorunda kalıyorum sadece……
– Nargile fiyatlarının bir standarta oturtulması gerekiyor.
– Masaya müşteriye sorulmadan konulan her türlü ürün ücretsiz olmak zorundadır. Bunu fiyata sonradan eklemek kanuni midir?
– Maç seyretme parası adıyla her oturana yansıtılan maç ücretlerine ne diyeceğiz peki?
– Nargile içmeyecekseniz arka köşeye oturtacam sizi diyen garsonlar müşteri ayrımı yaparak nasıl bir ticaret yapmaktadırlar?
– Otopark ücretlerini her köşede kontrol eden Belediye Tophane’de alınan 8 YTL ücretten haberdar mıdır?
– Müşteri yolunacak kaz olarak mı görülmelidir?
Artık ismi bir ticari marka haline gelen ve turist ilgi merkezi olarak kabul edilen Tophane Nargile Kafeleri acilen bir standarta oturtulmak zorundadır…. Bu ticari terörün en kısa zamanda düzeltimesi ümidiyle….

2.10.2007

Vizesiz Avrupa Yok!

  Geçen haftalarda Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz girileceği ile alakalı bir haber çıkarıldı. Attılar tuttular… Sonuç maalesef klasik beklenen sonuç oldu.
AVRUPA’ya T.C. vatandaşları vizesiz GİREMEZ!

Her zaman diyorum, bu avrupalılar bizi o kadar güzel kullanıyorlar ki! kendileri ellerini kollarını sallayarak ülkemize gelip eğlenirken, bize aynı zevk yaşatılmıyor. İnsan hakları denilen şey nerede bu durumda?

Biz neden elimizi kolumuz sallayarak gezemiyoruz? O zaman biz neden vize koymuyoruz onlara?

30.09.2007

E-yardım Kitabım Çıktı!

  Seyyahamca.com müdavimleri hatırlayacaklardır 2003-2007 arası Evrensel Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (E-YARDIM) vardı ve bu dernek ihtiyaçlı ailelere erzak, yakacak, eğitim, iş vs gibi konularda yardımlar yapmaktaydı. 3 sene süren bu güzel çalışma maalesef çeşitli nedenlerden dolayı kapanmak zorunda kaldı.

Yaşadıklarımı bir kitaba döktüm ve bu ilk kitabım Cinius Yayınları üzerinden basıldı.

Derneğin kuruluşu, gelişimi ve kapanışına dek süren olayları kısa kısa okuyup Türkiye Gerçeği’ni anlayabileceğiniz bu kitabı seçkin kitapevlerinden bulabilirsiniz….

kitabın ismi:
E-YARDIM
EVRENSEL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

15.09.2007

Seçimler Ve Tesbitlerim……

 Şu seçimleri ne çok severim…Çocukluğumdan beri değişmeyen bir düzeni vardır seçimler öncesi ve sonrasının…

1- Seçim öncesi sağcısı, solcusu, ateisti, kafiri İMANA GELİR…Cami cami dolaşır… Geçtiği her köy ve kasabada camiye uğrar ve namaza durur adaylar….

2- Gazetelerde Parti liderlerinin kaç seneden beri GİZLİ GİZLİ 5 vakit namaz kıldıkları yazılır…Ama 5 vakit namaz kıldığı haber yapılan liderler niyeyse hiç normal dönemlerdde camilere uğramazlar…Cuma ve Bayram Namazları dahil buna…Evdir onlrın MABEDİ çünkü :=))))

3- Başörtüsü sorununu sağcısı solcusu hep çözecez diye konuşur ama senelerdir bir adım çözüm üretilemez… Beklenen nedir acaba çözmek için?

4- Yollar asfaltlanır

5- Göstermelik hizmetlere hız verilir.. Senelerce beklenmiştir oysa o hizmetlerin yapılması için.Seçim öncesi iyi bir zamandır….

6- Halkın içine dalınır…Oysa senelerce halk iğrenç varlıklar, cüzzamlı hastalar gibi kaçınılan ortamlardır…

7- Beyaz gömlek giyinilir.. Beyaz halkın TEMİZ BAŞKAN düşüncesini pekiştirir çünkü….

8- Kendine has bir selamlama şekli bulunmaya çalışılır.. Ama yüzlerce yıldır politikacılar bunu yapmak istediği için fazla seçenek te kalmamıştır.. En son denenmesi gereken orta parmak işaretidir. Sakın ha bu hareketi seçmeyin siz politikacı olmayı düşünüyorsanız. O hareketin gerçeğini seçildikten sonra zaten halka yapacaksınız….

Tüccar nasıl bir ürünü alıp sattıktan sonra kar etmeyi hesaplıyorsa, politikacılar da seçim öncesi yatırımlar yapar ve seçildikten sonra kaymağını yemek isterler..Onlar da bir çeşit tüccardırlar aslında…. Hizmet beklemek çok komik bir hatadır…Malını satmak ve kar etmekle uğraşan bir tüccardan hizmet beklemek ne kadar doğruysa, seçilmek için o kadar çabalamış politikacının da para kazanma ve cukka doldurma döneminde hizmet üretmesini beklemek o kadar yanlış olacaktır…

Uyan EY HALKIMMMMMM!

25.06.2007

Soyağacımızı Yokeden Vatanseverler!!!

 Dünyayı gezmek insana cidden çok ufuk kazandırıyor. Yurtiçindeyken göremediğiniz birçok durumu çok net bir şekilde yurtdışındayken görebiliyorsunuz. Ben buna civcivin yumurtayı kırıp dışarıya çıkması olarak yorumluyorum her zaman.Dış dünya yumurtanın içinden çıkınca ne kadar da büyük değil mi? Ve yumurta da meğerse ne kadar dar bir alanmış….

Çin’de çinli arkadaşlarımla tarihi bir mekanı gezerken, birisi 700 sene önce Shandong eyaletinden geldiklerini söyledi…Öteki başka bir eyaletten dedelerinin geldiğinden bahsetti, ardından soyadlarından sülalelerinden açıldı konu… derinleşti uzadıkça ben yerin dibine daha çok girdim onların karşısında…. Yahu bizim soyağacımız nerede? Osmanlı İmparatorluğu herkesin kaydını tuttuğuna göre, nereye kayboldu bizim aile ağaçlarımız?

Ne acıdır ki, çok uzaklara gitmemize gerek yok… Cumhuriyet sonrası Osmanlı ile alakalı herşeye düşmanlık yapan yöneticiler, halk düşmanlığına da giderek soyağaçlarımızın olduğu belgeleri, arşivleri de yakıp yoketmişler. Yüzlerce yıllık aile tarihlerimiz tarihin karanlığına zevkle gönderilmiş… O nedenle bugün çoğumuz üç kuşak gerisini biilmiyoruz ailemizdeki. Nereden geliyoruz? Kimlerdeniz? Dedelerimiz kim? Aslımız ne? Araştırabileceğimiz bir belge de bırakılmamış maalesef.

Bizler atalarını tanımayan garip bir millet haline gelmişiz. Dünyada bunun bir eşi daha yoktur inanabilirsiniz. Koskoca Çin devrimi sonrası bile böyle bir katliam yapmamışlar çinlilere. Bugün bile 700 sene öncesini bilebiliyorlar rahatlıkla.

Amerika’da da soyağacı siteleri var, soyadını yazan amerikalı dedelerinin nereden geldiğini ve nerede yaşadıklarını rahatlıkla bulabiliyor. Elde belge olduktan sonra kayıtları internete geçmek çok kolay…

Peki biz ne yapacağız? Oturup göbek atacağız zavallı halimize bu saatten sonra.. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş çünkü…

Bir millet bu kadar haince tarihinden koparılmamalıydı.. Ben dedelerimin nereden geldiklerini, aslımın ne olduğunu bilmek zorundayım. Devlet bunları bana vermekle mükelleftir aslında. Bizim nüfus kayıtlarımızı tutmayan ve hatta arşivimizi yokeden devlet yetkililerine ne diyelim sorarım size….

Kimse kusura bakmasın ama hiçkimse bana bu yapılan nüfus ve soyağacı arşivleri katliamının haklı olduğunu kabullendiremez..Yapanların da vatan sever olduklarını…..

26.06.2007