MUTLU AŞK YOKTUR / Louis Aragon

 
İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini 
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi 
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
 
Hayatı Bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları Hayatım Ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur
 
Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur
Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur
 
Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da 

Annabel Lee / Edgar Allan Poe

 
Seneler,seneler evveldi;
Bir deniz ülkesinde
Yaşayan bir kız vardı,bileceksiniz
İsmi Annabel Lee;
Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten
Sevmekden başka beni.
O çocuk ben çocuk,memleketimiz
O deniz ülkesiydi,
Sevdalı değil karasevdalıydık
Ben ve Annabel Lee;
Göklerde uçan melekler bile
Kıskanırdı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi,
O deniz ülkesinde,
Üşüdü rüzgarından bir bulutun
Güzelim Annabel Lee;
Götürdüler el üstünde
Koyup gittiler beni,
Mezarı ordadır şimdi,
O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden
Onlar kıskandı bizi,
Evet!_bu yüzden (şahidimdir herkes
Ve o deniz ülkesi)
Bir gece bulutun rüzgarından
Üşüdü gitti Annabel Lee.
Sevdadan yana ,kim olursa olsun,
Yaşça başca ileri
Geçemezlerdi bizi;
Ne yedi kat gökdeki melekler,
Ne deniz dibi cinleri,
Hiçbiri ayıramaz beni senden
Güzelim Annabel Lee.
Ay gelip ışır hayalin eşirir
Güzelim Annabel Lee;
Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
Güzelim Annabel Lee;
Orda gecelerim,uzanır beklerim
Sevgilim,sevgilim,hayatım,gelinim
O azgın sahildeki,
Yattığın yerde seni.

HAYATA DAIR

Hayat insana her gün yeni bir şeyler ögretiyor. Daha düne kadar vazgeçilmez dediginiz şeyler bir anda kenara atiliverebiliyorlar.size çok deger verdigini düşündügünüz insanlarin yaninizdan kaybolduklarina şahit oluyorsunuz. Hayatinizi paylaştiginiz dostlariniz bir sevgili bulup sizi bir anda silebiliyorlar hayatlarindan…

Sevgi dedigimiz şey çok zor bir olay. Herkesin sevgiye ihtiyaci var deriz. Sevgisiz yaşanilmaz deriz, oysa yalan sevgilerle yaşamak sizce ne kadar mantiklidir? Menfaatlerin üzerine kurulmuş ilişkilerde maalesef bir gün yikim gerçekleşmektedir.

Günümüzde saglikli ilişki neredeyse yok denecek kadar az… Çogu ilişki bir ihtiyaç giderme ötesine gidemiyor bile. Çok severek birlikte olan insanlar sevgilerinin gerçek olmadigini anladiklarinda geri dönme şanslari da olamiyor, geçen yillar geri gelmiyor ve birçogumuz gençlik yillarini yaşadigi ilişkilerini bugün hatirlamak bile istemiyor.

Ömür hizla gediyor. Günler geceleri,aylar yillari kovaliyor. Bebekler büyüyor ve delikanli oluyor göz açip kapayincaya dek. Hayati dolu dolu yaşama imkani çok az, hayat koşuşturmasi insanlari esir almiş durumda, dinlenme şansi bile çok az. Belki de en rahat insanlar sokakta yatan berduşa insanlar, hayattan hiçbir beklentileri yok çünkü…Bir varlar bir yoklar…siz varsiniz da ne degişiyor dünyada…..Onlarda toprak oluyor siz de sonuç olarak..

Sevgililer görüyorum sokaklarda, alala sarmaş dolaş… Uzaktan bakinca her şeyin ne kadar heyecan verici oldugu geliyor insanin aklina, sanki hiç bu mutluluklari bitmeyecek gibiler..Keşke öyle olsa…

Ilişkilerde yanliş giden bir şeyler oldugu kesin ama dünya tarihi boyunca bunu çözememiş insanlar, bu yüzyilda da çözülmesi mümkün degil bunun. Ortada bir duygu paylaşimi oldugu için, terazide iki ucun da dengeli olmasi çok zor ve mutlaka bir taraf ye agir basiyor ye da hafif kaliyor ve denge bozuluyor, gerisini sormayin zaten, o güzel sarmaş dolaş çift gidiyor ve yerine dayanilmaz kavgalar, itiş kakişmalar, saldirilar başliyor ve ister evli olsunlar ister sevgili, böyle bir ilişki bitmeye mahkum oluyor..

Bir ilişkinin bitmesi için resmi bir akit imzalanmasina gerek yok, bazen birbirini sevmeyen ve anlaşamayan iki kişi bir ömür boyu kavga dövüşle birlikte yaşmaya devam edebiliyorlar…Bu da bir seçim sonuçta, yalniz kalma korkusu, alişkanliklardan vazgeçememe, yeni bir başlangiç için yeterli gücü bulamama sonucunda bu birliktelik yikik sevgi binasinda devam edebiliyor. Bu fakir bir ailenin yikik bir binada hayatlarini devam ettirmelerine benziyor…Ev onlardan vazgeçmiş olsa bile onlar evi terk edemiyorlar….

Kitaplarda, dergilerde, köşe yazilarinda hep iyi ilişkilerin nasil yürütülecegi anlatilir durulur, hep karşinizdakini anlamaniz salik verilirsize, kimsenin sizi de anlamasi gerektiginden bahsedilmez. Siz gün boyu çalişir, didinir, iki dakika kendinize zaman ayiramaz ve eve o yorgunlukla gelirken, okudugunuz yazilar size partnerinize şirin görünme taktikleri verir, siz verici olmak zorundasinizdir onlara göre.Karşinizdaki sizi anlayişla karşilamaz oysa, güler yüz beklersiniz kimin umurunda, heyecan ararsiniz, tartişma hediyeniz olur, sürati asik bir sevgilinizle o akşaminiz pek mutlu geçenektir, hayalleriniz ve ögretilenler nedense size karşi uygulanilmamaktadir, ve hep söylenilir size karşi, sen şöylesin, sen anlayişsizsin, sen beni anlamiyorsun vs vs vs…..ben seni anlamiyorum diyense neredeyse yok denecek kadar azdir böyle sahnelerde… Sen çok yoruldun ben anlayişli olmaliyim diyen bir sevgili var midir acaba?

Insanlar yüzünüze karşi söylediklerinin arkasinda başka düşüncelere sahip olabilmektedirler. Kitaplarda bunlar ögretilmez bize, çünkü kitaplara göre insanlar hep melektir ve siz nedense egitilecek zeka özürlü insanlarsinizdir, oysa o kitaplari okuma nezaketini gösterebildiginiz için asil göklere çikartilan sizler olmali ve o kitaplardan haberi bile olmayan ve bir sayfasini açip okumayan aciz insanlar zeka özürlü olanlar degiller midir?

Hayat, çok okuyandan degil az okuyandan yanadir sanki…karşinizdakini anlamaya çaliştikça sanki onlar daha da anlaşilmaz oluverirler, üstelik bu insanlar daha da komplike bir bulmaca haline geliverirler….

Sorunlardan kurtulabilmek adina çözüm yollarindan birisidir profesyonel yardim almak, psikoterapistler girer devreye bu durumlarda. Doktor ilk seans bitiminde sakinleştirici ilaçlardan reçetenizi elinize tutuşturuverir. Ilaçli hayata merhaba demişsinizdir, sakinleştirici ilaçlar midenizdeki kramplari azaltirken başka yerlerinizde gedikler açmaktadirlar o siralarda…. Bu ilaçlarin prospektüsünü okudugunuzda yan etkilerinin, faydalarindan daha fazla oldugunu görebilirsiniz…

Doktorunuza devam ettikçe ilaçlarinizin da dozu paralel biçimde artacak,ilerde iyileşme belirtileriniz olursa ancak bu ilaçlarda azalma olabilecektir. Günümüz şartlarinda da kolay kolay iyileşme olamayacagi için hayatinizda,ilaçlarla devam edeceksinizdir kalan günlerinize….

 

HAYAT BANA NELER ÖGRETTI

-Saf görünenlerin çogunun, bu görüntü arkasinda aslina çok uyanik oldugunu ögrendim.

-Din kisvesi altinda insanlar sömüren din düşmanlarini gördüm.

-Her ALLAH diyenin evliya olmadigini ögrendim.

-Din ile ticaret ve politikanin ayri yürümesi gerektigini ögrendim.

-Insanlarin söylediklerine degil hareketlerine bakmak gerektigini ögrendim.

-Kendine acımayana acımamak gerektiğini öğrendim.