Tesadüfün Böylesi

Singapur Havayolları ile uçtuğumuz bir seyahatte, Singapur’da kalırsanız bir gece 5 yıldızlı otel sadece 50 USD gibi bir fiyata kampanya yapılmıştı…

Bir gece hem kalalım,dinlenelim hem de gezelim diyerek kabul ettik ve Hilton Otelini seçtik…

Akşam otelden çıkıp yürüyüş yapalım dedik ve karşımda otel kapısında uzun zamandır göremediğim bir arkadaşı görmez miyim?

Türkiye’de görüşmemizin kolay olmadığı bu insanı, taa Singapur’da görmek nasıl bir tesadüf oluyorsa :)))))

6.06.2003

Uçakla Gelmeyen Bavullar

Shanghai’da önemli bir iş görüşmemiz vardı ve sadece birkaç saat sürecek bir toplantıydı….

Spor kıyafetlerle bindik uçağa Hong Kong’dan…. Shanghai havaalanına indiğimizde bavullarımızın gelmediğini gördük….

Bize söylenen, bir sonraki uçağın ertesi gün akşamüstü geleceği ve bavullarımızı otelimize gönderecekleriydi….

Çaresizdik..Otele elimizi kolumuzu sallayarak geldik… Geceyi aynı kıyafetlerle yatarak geçirdik…. Toplantıya da aynı kıyafetlerle girdik :)))

İşlerimiz bittikten sonra bavullarımız otele gelmişti:)))

6.06.2003

İstasyon Problemi

Gene Guangzhou’dayız…. Fuarda işleri bitirmişiz…. Hong Kong’a geçeceğiz ve bu sefer hızlı trenle….

Saat 3’e almışız bileti hemde haftalar önceden rezervasyon yaparak çünkü fuar zamanı biletler bulunmuyor….

Saat 1’de otelden check out yaparak taksiye binip istasyona geldik… Rahat rahat bavullarımızı yükledik el arabalarına ve girdik içeriye….Information masasına gidip Hong Kong trenini sordum…. ve maalesef bu istasyondan kalkmadığını ve şehir dışındaki yeni istasyondan kalktığını söyleyince bir anda saate ve bavullara ve kalabalık trafiğe baktım…….

Hemen bir taksi bulup atladık…Diğer istasyona geldiğimizde tren çoktan çıkmıştı yola….

Çaresiz gene taksi kiralayıp Shenzhen sınırına doğru yola koyulduk….Akşam uçağımıza da kıl payı yetişebildik …Yaşadığımız stres cabası……

6.06.2003

Burası Çin Hemşerim!!!

Hep bize ait sanırdım şu deyimi…. BURASI TÜRKİYE KARDEŞŞİM!!!

Guangzhou Fuarından dönüyorduk…. Havaalanına geldik… Hong kong’a uçacağız ve oradan da transit olarak Tayvan’a geçeceğiz…. 4 kişilik bir grubuz…..

Havaalanında acaip bir kalabalık ve maalesef insanlar balık istifi gibi sıralanmış… Sıra bize geldi en sonunda…. Bana görevli dönerek, Siz uçamazsınız…..demez mi? Neden? Çünkü biletinizi okeyletmemişsiniz…. İyi ama biz 4 kişiyiz diğer 3 arkadaş nasıl oluyor da uçabiliyor da ben uçamıyorum aynı grubun içinde herşeyi beraber ayarladığımız halde?

– Burası Çin!!! demez mi görevli???

Ellem ettik kallem ettik maalesef uçağa bir türlü binemedim…. Arkadaşlarımı Tayvan’a uçakla yolladım ve Shenzhen’e bir taksi kiralayarak geçtim…Gece geç vakitte Hong Kong sınırını geçerek orada 2 gün boyu arkadaşları beklemek zorunda kaldım..

Burası ÇİNNN Kardeşşimmmm!!!

6.06.2003 

Bu Nasıl Bir Camii?

Bir Hong konglu arkadaşım vardı… Müslüman olmuştu yeni…. Buradan giderken özellikle seccade ve tesbih götürmemi rica etmişti…

Giderken yanımda götürdüğüm istediği eşyaları vermek için buluştuğumuzda bana yakındaki camiye gidebilirmiyiz diye sordu… Hayatında ilk kez bir camiye gideceği için yanında birisi olsun istiyordu… Tabii ki kabul ettim ve yürümeye başladık dediği camiye doğru..

Geldiğimiz CAMİ? ilginç bir yerdi…Hiç te camiye benzemiyordu işin garibi.. Kapıda hintçe birşeyler yazıyordu ve sarıklı hintliler girip çıkıyordu…
Burası camii değildi ve SİH TAPINAĞIYDI…. Yeni müslüman olan arkadaşımız her gördüğü sarıklıyı müslüman sanmış ve burayı da camii sanmıştı…

Kendisini alıp daha önce geçerken dikkatimi çeken camiye götürdüm… İşte cami bu dedim….

Burada dikkat çeken şey aslında müslüman=sarık mantığı……Müslümanlığı seçen biri bile bu şekilde bir önyargıya sahipse bırakın gayri müslimleri ne düşünürlerse düşünsünler artık……..

6.06.2003

İhtiyar Taksi Şoförü

Akşam vaktiydi… İşleri bitirip, bizim yemeklere en yakın yemekleri yapan Kunming Restaurant’a doğru yola koyulduk.

Otelden çıkıp bir taksi çevirdik… Elimizde gideceğimiz restoranın adres kartı vardı ve hemen uzattık şoföre… Şoför oldukça yaşlı bir çinliydi. Gözleri iyi göremediğinden olacak şişe dibi bir gözlüğü vardı.. Kartı eline aldı… okuyamadı… Okuma lambasını açtı, gene okuyamadı…. Kartı okuyabilmek için belli ki ışığa ihtiyacı vardı….

Cebinden bir çakmak çıkardı.. çakmağı çaktı ve gözünün ucuna kadar yakınlaştırdı kartviziti…. O okumaya çalışırken ateşe çok yakın tuttuğu kartvizit alev almaya başladı ………

Biz kahkahalarla adama gülerken, bir de bozulmaz mı amca? Güler misin ağlar mı?

Böyle şoförler sadece bizde olacak değil ya:))))

6.06.2003

Uçakta Sigara Krizi

İstanbul’dan kalkan uçak, Dubai’de mola vermişti. İnen yolcular indi ve Sİngapur’a devam edecekler kaldı.. Uçağın yan kapıları açıldı ve temizlikçiler içeri girip temizliğe başladılar, yiyecekler yenilendi, uçak bu arada kısa bir benzin ikmali yaptı.
Uçakta bunlar gerçekleşirken, sigara krizine giren bazı sigarakolikler, hosteslerle pazarlık yapmaya çalışıyorlardı…
– sigara içebilir miyiz?
– Yasak efendim
– Nolur içsek ya? söz izmaritleri aşağı atarız açık kapıdan
Bu arada aşağıya şöyle bir eğildim…Yakıt ikmal aracıydı altta:))) At izmariti, uç havaya :)))

4.12.2002

Havaalanında Bomba Paniği

Amcamla birliket gittiğim bir Almanya Fuarı dönüşünde, Frankfurt havalimanındaydık. Bilet işlemlerimizi bitirdik. Duty Free bölümünde uçağımızın saatini bekliyorduk.
Ben, tuvalete kadar gittim, amcam da güya beni bekleyecekti. Bıraktığım yere geldiğimde, amcamın orada olmadığını ama el çantasının orada olduğunu, üstelik çantanın başında da iki tane polisin, garip garip çantayı incelediğini gördüm. Yanlarına yaklaştım.
– Bu çanta sizin mi? dediler
Normalde çanta amcamın ama amcam orada olmadığına göre tabii ki “benim!” demek zorundaydım kısaca.
Polisler başladılar söylenmeye:
– Beyefendi niçin çantanızı sahipsiz bırakıyorsunuz?
– Kem, küm…. ne desem boş …..Neyse polisler uzaklaştılar oradan. Bu sırada çantanın asıl sahibi olan amcam da parfüm ve çıkolata bölümünü gezmiş, eli arkada geliverdi..
Olayı anlattım kendisine ve niçin çantayı bırakıp dolaştığını sorunca verdiği cevap:
– Burası havaalanı, burada hırsızlık olmaz !!! olmuştu. Bu kadar basit:)))

3.11.2002

Kiralık Araba Macerası

İspanya’da araba kiralayarak, Avrupa Turu yapmaya karar verdik ailece…Turumuz, İspanya, Madrid’de başlayacak ve Fransa sahili, İtalya, İsviçre, Almanya ve son olarak Fransa’da son bulacak ve biz de oradan uçakla geri dönecektik ülkemize.
Programımız bir hayta sürecekti ve kiraladığımız araç henüz 5000 kilometrede bize göre yeni denecek bir arabaydı.
Seyahatimizin ilk beş günü gerçekten mükemmel geçmişti. İsviçre Alplerinde kalmış, mükemmel manzaraları görmüş ve Almanya’ya geçmiştik. Geceyi Franbkfurt’ta geçirecektik. Ben gece olmadan oraya varmak amacındaydım. Güneş yavaş yavaş batmaya hazırlanırken , arkada midesi bulunan oğlumuz, daha fazla dayanamayıp, koltuğa kusmuştu. Frankfurt’a 20 kilometrecik kalmıştı oysa….Araç kiralık bir araçtı üstelik, hava sıcaktı ve doğal olarak arabanın acilen iç yıkamaya girmesi gerekiyordu. Fakat gece olmuştu. Bütün oto yıkamacılar kapanmıştı. Üstelik açık yakaladığımız birkaç tanesi de iç yıkama yapmadıklarını söylediler. Akşam Frankfurt İstasyonu altındaki otoparka bıraktığımız araca, ertesi gün geldiğimizde, pratrik turşu kokusuyla karşılaşmıştık, arabaya girmenin mümkünatı yoktu çünkü koltuk sıcağın da ewtkisiyle olağandışı bir koku üretmişti…..
Bütün pencereleri açarak, ve üstelik klimayı da en son noktaya getirerek, oto yıkamacısı aramaya koyulduk. Ne tesadüf ki, cumartesi günü olduğu için gene birçoğu kapalıydı. Son çare kendimiz olayı çözmeye karar verdik çünkü bu araba ile 2 gün daha yolculuk etmek zorundaydık.
Bir markete girip, her türlü temizlik malzemesi, kova, koltuk şampuanıi koku giderici ve araba kokuları aldık…Bir parka çektik arabayı, ve başladık yıkamaya içini…Biz yıkadıkça o daha çok kokuyordu..Hele üstelik, olayın kahramanı arkadaşımızın BU NE BİÇİM KOKU? demesi bizi çileden çıkartıyordu…Hem suçlu, hem güçlü misali.
Neyse olayı uzatmayalım, son durağımız olan Paris’te havaalanına geldik. Burada arabayı teslim edecektik. Korktuğum şey, bizden ekstra para isteyebilecekleriydi, çünkü araba herhalde bizden sonra bir daha başkasına kiralanamayacaktı, çünkü halen o biçim kokuyordu.
Arabayı görevliye teslim eder etmez arkama bile bakmadan havaalanına doğru koşmaya başladım :))))

3.11.2002