Yurtdışından iş arkadaşlarım ülkemize geldiklerinde onları doğal olarak yemeğe götürürüm, yemeklerimizi tanımalarını isterim, kültürümüzü anlatırım onlara….
Geçenlerde Hintli ve İspanyol misafirlerim geldi aynı hafta içerisinde. İkisini de yemeğe götürmek durumundaydım, Hintli olan vejetaryen olduğu için, hem Türk yemeği olsun, hem de vejetaryen yemek olsun istediğimiz için Beyoğlu’ndaki Hacı Abdullah Lokantası’na götürdüm onları… Burada hem eski Türk mutfağından örnekler görecekler hem de yemek sonrası İstiklal Caddesi’nde dolaşıp vakit geçirecektik.
Yemek harikaydı. İkisi de gerçekten memnun kalmışlardı yemeklerden…. Çıktık, İstiklal Caddesi’nde ağır ağır yürümeye başladık, hem konuşuyor hem vitrinlere bakıyorduk, eğlenceliydi aslında bu yürüyüş…..Ta ki…..yanımdakilerin yabancı olduğu belli olduğu için….değişik tipli birileri hep bize yanaşıp içki içmek ister misiniz? Gece hayatı ister misiniz diye İngilizce sormaya başlayıncaya dek mutluyduk cidden….
– İstemiyoruz sağolun, diyorum gitmiyorlar….
– Teşekkürler kardeş, diyorum… Bir bakın giriş ücretsiz diye cevap veriyorlar, ne derseniz deyin size bir cevap hazırlamışlar zaten….
Yanımdakiler rahatsız olmaya başlamışlardı, Galatasaray Lisesi’ne varıncaya dek en az 5 kişi yanaşmıştı yanımıza bu şekilde!!!!
Çözüm olarak Fransız Sokağı’na kaçtık… Yabancılar için ilgi çekecek bir yerdi orası…Sokağa girdik ve birkaç yere bakıp, misafirlerimin seçtiği orta halli bir yere girdik. Gitar çalan bir genç ortama güzel bir hava katıyordu….
İspanyol arkadaş viski istedi, 17,5 YTL yazıyor menude… Ben cappuccino aldım , o da 6,5 YTL…Fiyatlar böyle bir ortam için kabul edilebilir diyelim…. Hintli bir şey istemedi içmek için….
Oturduk bir saat kadar ve hesabı istedik… 24 YTL hesap gelmesi gerekiyor değil mi? 2 içecek çünkü… Ama hesap 39 YTL geldi…Neden? 15 YTL ne parası? MÜZİK!!!! İtiraz etseniz ne değişecek? Benden çok İspanyol arkadaş sorun yaptı hesaba, dünyayı dolaşıyorum, ilk kez müzik için ekstra para istendiğini gördüm dedi…Haklıydı da….
Çıktık ve İstiklal Caddesi’ne geldik gene ve aynı tiplemeler etrafımızda dolanmaya başladılar.. Bir hata yaptım ve misafirleri ilginç olduğuna inandığım Çiçek pasajı’na götürdüm…Burada daha beter bir manzara oldu ve garsonlar aynı tavırlarda yaklaşım gösterince oradan da ani bir manevra yaparak kaçmak durumunda kaldık.
Biz yerliler rahat rahat İstiklal Caddesi’nde dolaşırız, gideriz kimse rahatsız etmeden vitrinlere bakarız, kafelere, barlara, türkü barlara, sinemalara girer çıkarız…Orayı neden severiz? Rahat olduğumuz için değil mi? Türk olduğunuz içindir o rahatlık…Taksim’de yabancı olmaya görün…O zevkinizi anında yok edecek nahoş sahneler olacak hep….
Umarım birileri bu trajediye son verdirir Beyoğlu’ndaki. Eskiden beyefendilerin, takım elbisesiz girmediği Beyoğlu’na şimdi yabancılar giremez olmuş…Hiç yakışmıyor…..Benden söylemesi…
23.02.2006